Toprak

Ülkemizde bonsai konusunda çok eksikliklerimiz olduğu ve dünya genelinin çok gerisinde olduğumuz gibi bonsai toprağı konusunda da büyük eksikliklerimiz ve yanlışlarımız bulunmakta.

Genelde gördüğüm ve benim de zamanında yaptığım büyük yanlış, bildiğimiz bahçe toprağını veya doğadan temin ettiğimiz, gerek humuslu, gerek killi, gerekse çürümüş yaprak örtüsü gibi değişik yapıdaki toprakların kullanımıydı ki bizim için zaten sorunlar da burada başlıyordu.

Çok su tutan veya hiç su tutmayan, geçirgenliği çok düşük veya çok yüksek olan, tüm bunların yanı sıra steril olmadığı için mantar, zararlı yumurtaları, mikroskobik zararlılar gibi unsurları içeren bahçe/orman toprağı, hatta bonsailerimiz için zararlı olabilecek içeriğe sahip ve bu içeriğini bilmediğimiz toprak bonsailerimiz için büyük tehdit anlamına gelmektedir.

Bonsailerimiz için kullanabileceğimiz toprağı organik ve inorganik olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz:

Organik bileşenler:
- Ağaç kabukları
- Spagnum yosunu, ağaç yosunları, vs.
- Torf
- Bahçe toprağı
- Kompost
- Organik gübre

İnorganik bileşenler:
Diyatomit
Arkillit/Turface
Zeolit
İri taneli kum/ince çakıl
Perlit
Vermikülit
Skorya
Ponza taşıAkadama
Haydite/Hydroton/Seramis (Fırınlanmış kil parçacıkları)
Kanuma
Lava taşı

(Bunlar en çok bilinen organik ve inorganik bileşenler olup, bonsai toprak karışımında organik veya inorganik bileşen olarak kullanılabilecek daha birçok madde mevcuttur). 

1) ORGANİK BİLEŞENLER

A) Ağaç Kabuğu (Bark) 

Genelde ağaç kabuğu olarak küçük ebatta parçalanmış çam veya köknar kabuğu kullanılmaktadır. Su tutma özelliğinin yanı sıra toprağı gevşetme, köklerin hava almasını sağlama ve besin maddelerini tutarak ağaç köklerinin gübre ve diğer besinlerden daha uzun süre faydalanmasını sağlar. Alternatifi olan torfa göre daha iyi bir drenaj sağlar ve daha uzun süre bozulmadan dayanır.

   

Öte yandan steril olmayan ağaç kabuklarının kullanımı, bonsailer için ciddi mantar enfeksiyonları anlamına gelebilir.

Bir diğer husus da gereğinden fazla miktarda kullanılan çam kabuklarının köklerde yanmaya sebep olma riskinin bulunmasıdır. 

B) Yosun (Spagnum yosunu)

Bonsaiciler tarafından genelde yosun olarak spagnum yosunu tercih edilmektedir. Değişik ortamlarda büyüyen birçok farklı türü mevcuttur ve kökleri zayıf olan veya doğadan yeni sökülmüş ağaçlar için geçici olarak kullanılan mükemmel bir kök geliştirme ortamıdır.

   

Kendi ağırlığının yaklaşık 8 katı su emerek uzun süre bünyesinde tutma kapasitesine sahiptir. Ancak suyu tutarken yapışarak çamurlaşmak yerine gözenekli yapısını muhafaza ederek drenaj ve havalandırma da sağlar. Bu özelliklerinden ötürü suyu seven, köklerinin ıslak kalması gereken ağaçların saksı karışımlarında çok tercih edilir.

Tropolene adı verilen doğal bir antibiyotik formunda bulunan bir çinko bileşenini yüksek oranda içeriğinden, çürümeye neden olan anaerobik bakterilerin üremesini durdurarak antiseptik bir davranış gösterir. Bu nedenle özellikle kökleri hasar görmüş, zayıf kalmış veya doğadan yeni sökülmüş ağaçları herhangi başka bir organik madde eklemeksizin geçici olarak bu ortamda bakıma almak çok iyi bir yöntemdir.

Ayrıca havai köklendirme için de çok ideal bir ortamdır.

Ancak asidik özellikte olması, çok fazla miktarda kullanılması halinde özellikle köklerinin ıslak kalmasını sevmeyen ağaçlarda kök çürümesine ve mantar enfeksiyonlarına sebep olması, hatta insan için bile tehlikeli olabilecek bazı mantar enfeksiyonları riski içermesi (özellikle steril değil de doğadan toplanmışsa) dikkat edilmesi gereken önemli hususlardandır. Aynı şekilde, başka organik bileşenlerle birlikte kullanılırken oranlama ve miktara çok dikkat edilmelidir, zira torf veya bahçe toprağı gibi diğer organik bileşenlerle birlikte toprağın sus tutma özelliğini gereğinden fazla yüksek bir hale getirebilir.

Özet olarak, kullanımında çok dikkatli olunması ve kullanım miktarının birçok etkene bağlı olarak hesaplanması gereken, yani tecrübe gerektiren bir bileşendir.

C) Torf

Bitki ve yaprakların, hava teması olmayan ortamda uzun süre çürüyüp birikmesi ile meydana gelen bir ortamdır. Doğal olarak bulunabileceği gibi ticari olarak da üretilen ve piyasada bol miktarda bulunan, değişik kalite ve içeriğe sahip ve ayrıca yaprak torfu, hindistan cevizi torfu, turba gibi birçok çeşidi olan bir yetiştirme ortamı ve toprak bileşenidir.

Herhangi bir besin maddesi veya gübre içemeyen, düşük kalitede torflar olduğu gibi, işlenmiş, gübre ve iz element katkılı, yüksek kaliteli torflar da mevcuttur. Hepsinin de sus tutma kapsitesi yüksek olmakla birlikte farklıdır.


 
Dolayısı ile torflar hakkında net genellemeler yaparak konuşmak ve tavsiyede bulunmak çok yanlış olur, ancak bahsetmemiz gereken en önemli özelliği su tutma özelliğinden ötürü tercih ediliyor olmasıdır.

Ancak spagnum yosunu kadar kaliteli bir ortam olduğunu söyleyemeyiz, zira özellikle kalitesiz olan bir torf, suyu emdiğinde hava geçirgenliği azalır ve köklerin hava almasına imkan tanımaz. Uzun bir süre kullanımdan sonra, özellikle kurumasına izin verilirse, su tutma özelliğini de yitirerek bitkiye zarar bile verebilir.

Bu yüzden, seçerken kaliteli olmasına dikkat etmeli ve özelliklerini yitirip yitirmediği yakından takip edilmelidir.

D) Bahçe toprağı

Hepimizin bildiği, tarla, bağ-bahçe, orman gibi yerlerden kolayca temin edebileceğimiz topraktır. Faydalarının yanı sıra riskleri de saymakla bitmez. Herşeyden önce içeriğini bilmediğimiz ve steril olmayan bir bahçe toprağı, her zaman olası mantar ve çeşitli enfeksiyonların kaynağıdır ve içerisinde zararlı yumurtalarının veya larvalarının olup olmadığını asla bilemezsiniz.

 

Avrupa'da steril, paketlenmiş, humus içerikli bahçe toprakları bulunabilmekte, ancak ülkemizde henüz satışı olan böyle bir ürüne ben rastlamadım.
Eğer içeriğini bilmiyorsanız veya steril değilse bence asla itimat etmeyin derim.

E) Kompost

Sıcak kompost, soğuk kompost, solucan kompostu gibi birçok türü bulunan kompost, bitkisel atıkların, otların, dal ve yaprak parçalarının yani tüm bitkisel artıkların ve hayvan gübrelerinin mikroorganizma adı verilen ve çoğunluğu gözle görülmeyen canlılarca biyokimyasal yollarla ayrıştırmasıyla elde edilen üründür.

Faydaları saymakla bitmez:

- Toprak yapısını ve özelliğini iyileştirmesi,

- Toprağın hacmini artırarak havalandırma sağlaması ve su tutma kabiliyetini artırması,
- Besin maddelerinin bitkilerce daha iyi kullanılmasını sağlaması,
- Organik içeriği sayesinde sentetik gübrelerde bulunmayan makro ve mikro besin elementlerini içermesi,
- Besin elementlerini sentetik gübrenin aksine yavaş ve bitki için ideal bir salınımla bırakması
- Verdiğiniz gübreyi bünyesinde tutarak bitki tarafından daha uzun süre kullanılabilmesini sağlaması,
- Hem asit hem de alkali topraklarda pH nötrleme etkisi ile toprakta tampon görevi görerek besinlerin bitkilerce daha çok alınmasını sağlaması,
- Yapısında bulunan bakterilerin organik maddeleri parçalayarak bitkinin kullanımına uygun hale getirmesi (bazı bakterilerin havadaki azotu dönüştürerek bitki için kullanılabilir hale getirdiği de bilinmektedir),
- Sağlıksız bir toprakta bolca bulunan hastalık ve zararlıları önleme etkisinin olması,
- Sağlıklı kök gelişimini teşvik etmesi,
- Sentetik gübrelemeye olan ihtiyacı azaltması,
- Bitkileri hastalık ve zararlılara karşı koruyan faydalı mikroorganizmalar içermesi sayesinde kimyasal pestisitlere olan ihtiyacı azaltması.

Anlayacağınız, toprak karışımınızda mutlaka bulunması gereken bir bileşendir.


F) Organik gübre


Adı üstünde "organik gübre"! Faydalarını satırlarca saymamıza elbette gerek yok. Bitki için faydalı birçok bileşeni, mikroorganizmayı, vs. içermektedir.



Ancak, bonsai açısından bakıldığında bir o kadar da dezavantajını saymak mümkündür; her zaman için potansiyel bir mantar ve enfeksiyon kaynağıdır, içerdiği yabani tohumlar bonsai saksınızda bonsainize zarar verebilecek bir çok yabani otun çıkmasına neden olabilir, içerdiği N-P-K oranlarından tam emin olamayacağınız için belirli dönemlerde bitkiye değişken oranlarda vermeniz gereken N-P-K'nın (Azot-Fosfor-Potasyum) miktar/oran tayinini imkansız hale getirir.

Tabii ki bu bahsettiklerim doğal organik gübre için geçerli; ticari olarak satılan, steril ve (NPK) oranları paketin üzerinde yazılı organik gübrelerden bahsetmiyorum. Ancak unutmayınız ki piyasada satılan birçok gübrenin paketi üzerinde yazılı NPK değerleri/oranları da genelde satıcı tarafından tespit edilmiş minimum oranlardır, yani güncel değerleri paket üzerinde yazılanlardan herzaman biraz daha fazla olabilir.


Sonuç olarak, büyüttüğümüz bonsaiyi, tüketim amaçlı veya meyvesini yemek amacıyla büyütmediğimiz için illa sağlıklı organik gübre kullanmada diretmenin bence bir anlamı yok.


2) İNORGANİK BİLEŞENLER


A) Akadama


Japon bonsaicilerin geleneksel olarak kullandığı bir toprak karışım maddesidir. Japonya'da çıkarılan ve doğal bir volkanik kil olan akadama, pahalı, bulunması zor ve çabuk tükenen bir maddedir. 


 
Donma ve çözünme durumlarına maruz kaldığında (donma ve tekrar ısınma etkisi), bonsai toprak karışımında kullanılan diğer inorganik maddelere nazaran daha çabuk ufalanarak (bir veya iki yıl içinde) tükenir. Ancak yine de bonsai ustaları tarafından diğer toprak bileşenlerine göre daha iyi bir kök gelişim ortamı olduğu yönünde savunulmaktadır.

B) Diyatomit (Diatomite)


Her ne kadar inorganik toprak bileşenleri arasında sayılsa da aslında kökeni organik olan bir maddedir. Milyonlarca yıl önce hem tatlı su hem de tuzlu suda yaşamış diyatom adı verilen silis kavkılı, mikroskobik ve tek hücreli organizmaların fosillerinden meydana gelmiş bir kayaç yapıdır.


 
Gözenekli yapısı sayesinde çok iyi su tutar ve su ile reaksiyona girmez. Bu madde bazı kedi kumu markaları tarafından kullanıldığından, bulunması çok zor ve fiyatı da çok pahalı değildir. Yapı itibariyle Akadamaya benzer, ancak beyaz, gri ya da şeffaf renktedir.

C) Arkilit/
Turface (Arcillite)


Bu madde, yanmış (sönmüş) montmorillonite kilidir ve ticari olarak Turface adıyla bilinir ve satılır. Islatıldığında koyulaşarak kahverengiye dönen kırmızımsı bir rengi vardırr. Besin maddeleri ve su tutuculuğu çok iyi olup kökler içinde ideal bir havalandırma ve yalıtım sağlar. Çok dayanıklı ve uzun süre kullanılabilir olması sebebiyle de bulunması zor ve pahalı olan Akadamanın bir alternatifidir. Ayrıca rengi itibariyle bonsai için her zaman aranan bir toprak karışımı malzemesidir.


D) Perlit (Perlite)

Magma henüz asit evresindeyken lavın aniden soğuması ile oluşmuş, beyaz inciye benzer parçacıklara bölünmüş, granie benzer doğal bir camdır. Tarımda, yüksek ısılarda genleştirilerek patlatılmış bir formu kullanılır. Genelde beyaz/beyaza yakın renkte olmasının yanı sıra geri ve yeşile yakın renkleri ünlü olup, kahverengi, kırmızı ve mavi tonlarına da rastlanmaktadır.


Isıtılarak patlatılmış olan perlit, önceki formuna göre hacmen 20 kat büyür ve böylece yoğunluğu oldukça düşük ama su tutuculuğu yüksek bir madde haline gelir. Emme kapasitesinin yüksek olmasından ötürü aynı zamanda besin maddelerini de tutarak bitkinin daha uzun süre faydalanabilmesini sağlar.

Tek başına bonsai toprağı olarak kullanılması tavsiye edilmez, ancak özellikle köklerinin nemli kalması gereken veya suyu çok seven ağaçların toprak karışımında kullanılması tavsiye edilir. Sadece toprağın su tutma kapasitesini artırmakla da kalmaz, aynı zamanda doğal bir havalandırma ve yalıtım görevi görür. Diğer su tutucu ve havalandırıcı diğer bileşenlere göre en büyük avantajı kolay bulunabilir ve çok ucuz olmasıdır.


E) Vermikülit (Vermiculite)


Volkanik magma kaynaklı silikat bir mineraldir ve magnezyum açısından zengindir. Yüksek sıcaklıklarda hacmi genleştirilerek, yoğunluğu azalır ve geçirgen bir yapıya kavuşur ve ateşe dayanıklı ve yalıtım özelliği olan steril bir madde haline gelir.


 
Tıpkı perlit gibi emme kapasitesinin yüksek olmasından ötürü, su ve besin maddelerini tutarak bitkinin daha uzun süre faydalanabilmesini sağlar. Aynı zamanda köklerin hava almasını ve yalıtım görevi üstlenerek kökleri aşırı sıcak veya soğuklarda korumaya yardımcı olur.

Bir diğer özelliği de başka maddelerle veya suyla etkileşime girmeyip, bozulmamasıdır.


F) Pomza (Pumice)


Yurdumuzda topuktaşı adıyla, jeolojide ise pumis (pumice) adıyla bilinir. Volkanik kökenli ve silikat esaslı bir madde olup, çok hafif ve oldukça gözenekli bir yapıya sahiptir. Bu özellikeri sayesinde tıpkı perlit ve vermikülit gibi ısı yalıtımı, su ve besin tutuculuğu ve havalandırma sağlar, ancak perlit ve vermikülit kadar yüksek miktarda su ve besin maddesi tutma özelliğine sahip değildir, yine de mükemmel bir ısı izolasyonu sağlayarak kökleri kışın dondurucu soğuklara, yazın kavurucu sıcaklara karşı iyi korur.


 
Renk olarak kirli beyaz - griye renktedir ve tek başına bonsai toprağı olarak kullanılması tavsiye edilmez.

G) Zeolit (Zeolite)


Kelime olarak kaynayan taş anlamına gelmektedir ve ısıtıldığında patlayıp dağılması sebebi ile bu ismi almıştır.


 
Sodyum açısından zengin, gözenekli yapıda ve su tutma kapasitesi yüksek volkanik bir mineral grubudur. Alkali ve toprak alkali metallerin kristal yapıdaki sulu alümina silikatlarıdır.

H) İri taneli kum / dere kumu (ince çakıl) 


Bonsai ile ilgili yazılarda, dere kumu, iri taneli kum, ince çakıl, dişli kum gibi birçok ad ile anılır, ancak genel olarak söylemek gerekirse herhangi bir dere kenarından eleyerek elde edeceğiniz, çok büyük olmayan (2-7) mm çapındaki minik çakıl taşları kasdedilmektedir.


Herhangi bir su tutuculuk veya yalıtım özelliği yoktur, sadece toprak karışımının geçirgenliğini oldukça artırması sebebiyle bonsai toprak karışımında tercih edilir. Ayrıca kolay bulunur olması, inşaat malzemesi satan hafriyatçılardan ucuza temin edilebilir olması, hatta size yakın bir dereden bile elde edebilir olması bir diğer tercih sebebidir.

Ancak dere kenarından kendiniz veya inşaat malzemesi satan yerlerden aldığınız dere kumunu kesinlikle sterilize etmenizi öneririm.


I) Kanuma


Kanuma, Japonya'da açelya çiçeklerinin esas olarak yetiştiği yerdeki yerel bir toprak türüdür. Tıpkı akadama gibi kanuma da madencilik teknikleri ile elde edilir ve esas olarak asitli toprağı seven bitkiler için kullanılır ve ince kök gelişimini teşvik eden bir maddedir.



Kendi ağırlığından daha fazla su tutma kapasitesine sahip olup, toprağı gözenekli yapıya getirerek havalandırma da sağlar. pH değeri 4.5 ile 5 arasındadır.

Hem akadama hem de kanuma saksı değişim derdini oldukça kolay hale getirir, çünkü köklerin sert ve kalın olarak gelişmesi yerine, kılcak formda gelişmesini sağlar.


Kanuma her ne kadar açelya gibi asitli toprağı seven bitkiler için tercih edilse de, asitlik değerinin akadamadan daha yüksek olduğu söylenemez, sadece yukarıda da bahsedildiği gibi Japonya'da açelyaların yetiştiği bölgenin doğral toprak örtüsü olması sebebiyle ünlenmiştir. Oysa açelyalar akadamada da gayet iyi bir gelişim gösterir.


Hem akadama hem kanuma granüler killerdir ve gözenekli bir toprak yapısı sağlayarak güzel bir kök gelişimine yardımcı olurlar. Kullanılmadan önce un eleğine benzer bir elekle elenerek tozdan arındırılmaları gerekir.


K) Haydit (Hydite) - Hidroton (Hydroton) - Seramis (Ceramis)


Her ne kadar bu üç madde de aynı şeyler olmasa da kullanım amaçları, üretiliş şekilleri, özellikleri vs. bakımından ayrı ayrı anlatmaya değer görmediğim için üçünü de fırınlanmış kil parçacıkları, topları, partikülleri adlarıyla bir başlıkta vermeyi daha uygun gördüm.




 
Genelde kahverengi tonlardadırlar. İyi bir drenaj ve havalandırma sağlamalarına karşın, perlit, vermikülit, pomza ya da diyatomit kadar su tutucu değildirler. Bu yüzden daha çok drenaj amacıyla toprak karışımında veya saksı diplerinde kullanılmaktadırlar.  

L) Skorya (Scoria)


Skorya oldukça gözenekli yapısı ile pomzaya benzer özellikte, koyu (kahverengi-siyah) renkli ve içeriğinde bazen kristaller de bulunabilen volkanik bir taş olup, bileşimi andezitik veya bazalt olabilir.


 
Magma içerisinde çözünmüş olan gazların püskürme esnasında dışarıya çıkarken oluşturduğu gözenekli yapısı sayesinde her ne kadar özkütlesi düşükte olsa 1'den büyüktür ve suda batar, ayrıca ponzaya göre su tutma kapasitesi daha düşüktür.

M) Lava taşı (Lava rock)



Magma soğuyup katılaştığında volkanik kayaçları oluşturur. Bu kayaçlar, yer altında veya yerüstünde katılaşmasına göre iki gruba ayrılır; yerüstünde taşlaşan grubta ponza, bazalt, andezit, volkan camı yer alır.


Bu volkanik kayaçlardan ponza, içeriğindeki ana elementler ve fiziksel farklılıklardan  ötürü asidik ve bazaltik olmak üzere yine ikiye ayrılır.

Asidik ponzayı Nevşehir taşı veya topuk taşı ismiyle ve süngerimsi, beyaz-gri rengiyle tanırız. Bazaltik ponza ise kırmızı, kahverengi ve siyah tonlardadır. İşte lav taşı olarak adlandırılan taş, volkanik bir kayaç olan bazaltik ponzadır aslında.
 

Lav taşı, demir ve magnezyum bakımından oldukça zengindir ve gözenekli yapısı ile iyi bir havalandırma ve drenaj sağlar.


ÖZET

Buraya kadar saydığım gerek organik gerekse inorganik bileşenlerin hem sayı olarak çokluğu hem de içerikleri sanırım biraz kafanızı karıştırmıştır. Aslına bakacak olursanız, bonsai toprak karışımınızda bu maddelerin hangisini ve hangi oranda kullanacağınıza zaten deneyim kazandıkça siz daha iyi karar verir bir hale geleceksiniz.


Ancak benim şimdiye kadar gerek teorik gerekse deneyimleyerek öğrendiklerimden kısa bir özet vermem gerekirse şunları söylemek isterim:

Organik bileşenlerden hangisini kullanırsanız kullanın, mümkün mertebe steril ve güvenilir olmasına özen gösterin, aksi halde başınız hastalık, zararlı ve böcekler, mantar, enfeksiyon gibi dertlerden kurtulmaz. 

Asıl kafa karıştıran inorganikler ise aslında bonsai toprağı bakımından 3 ana başlıkta toplanabilir:  
- Su ve besin tutma yönünden tercih edilenler (Perlit, Vermikülit, Diyatomit),
- Kılcal köklenmeyi teşvik etmek amacıyla tercih edilenler (Akadama, Arkillit/Turface, Kanuma) 
- Havalandırma ve yalıtım amacıyla tercih edilenler (Ponza, Zeolit, Skorya, Lava taşı) 

Tabii ki hepsinin ortak özelliği de drenajı artırıcı olmasıdır. Tüm bunların dışında kalan dere kumu ve Haydite/Hydroton/Seramis ise drenajı ekstra artırmak bakımından eklenen öğelerdir. Bunlara toprağın besleyici özelliğini artırıcı kompost veya gübre gibi organikler eklediğinizde işiniz bitmiş olur.

Yani karışımınız, ağacınızın ihtiyaçlarına uygun şekilde su ve besin tutucu, havalandırma ve yalıtım sağlayıcı, drenajı artırıcı ve köklenme sağlayıcı olduktan sonra gerisinin bir önemi yok. Pahalı ve zor bulunan akadama yerine turface, pahalı vermikülit veya diyatomit yerine kolay bulunan ve ucuz olan perlit, yine bulunması zor olan zeolit, skorya veya lava taşı yerine ponza işinizi gayet tabi görecektir.

Bunların karışım yüzdeleri için belirli bir reçete vermek çok yanlış olur. Bu yüzdeler, ağacınızın ihtiyaçları, iklim koşullarınız, sulama rejiminiz gibi bir çok değişkene göre ve deneyim kazandıkça sizin belirlemeniz gereken oranlardır. Unutmayınız; bir sığla ile zeytinin veya afranın ihtiyaçları çok farklıdır, aynı şekilde Japonya ile Türkiye'nin veya İngiltere'nin iklim koşulları çok farklıdır.

Unutmayınız: Bonsainiz için iyi bir toprak, iyi bir drenaj özelliğine sakip olmasının yanı sıra ağacınızın ihtiyaç duyduğu oranda su/nem ve besin tutma kapasitesine sahip olan topraktır. Drenajı iyi olmayan bir toprak kök çürümesine, drenajı iyi olup besin ve sus tutma kasitesi çok yetersiz bir toprak ise bitkinizin sağlığının uzun veya kısa vadede bozulmasına neden olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder